T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
SAMSUN / ATAKUM - Atakent Ortaokulu

Öğretmenlere Öneriler

ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER

 

• Öğrencileri ayrı ayrı tanımaya çalışmalıdır. Onları farklı sosyo-ekonomik ve kültürel dünyalardan gelen, farklı potansiyele sahip bağımsız bireyler olarak kabul etmek ve değerlendirmeleri bu ölçüye göre yapmak "kıyaslama" yanılgısına düşmeyi engelleyecektir. Öğrencilere yöneltilen "beklenti düzeylerinin" farklı olmamasına, çeşitli etkenlere bağlı olarak onlara farklı yaklaşımlarda bulunmamaya özen gösterilmelidir.

• Öğretmenin öğrencinin ders başarısına ilişkin olarak olumsuz beklenti içinde olmasının bile başarısızlığa yol açtığını göz önünde bulundurarak önyargısız olmalıdır.

• Öğrenmenin pek çok öğrenci için sıkıcı ve zor gelen bir aktivite olduğunu unutmayarak öğrenmeyi kolaylaştırmaya çalışmak temel bir ilkedir. Öğrencileri Kolejlere ya da Anadolu liselerine hazırlamak yerine, öncelikle onlara öğrenme sevdirilmelidir.

• Öncelikle davranış bozukluğu veya uyum sorunu gösteren öğrencilerin sorunlarıyla meşgul olunmalıdır. Ancak bu taktirde sınıfta öğrenme ortamı oluşabilir.

• Başarısız öğrencilerin başarabileceği bir "konu" ya da "etkinlik" mutlaka vardır. Önemli olan bu fırsatın çocuğa verilmesidir. Başarması ve arkadaşlarıyla paylaşması için tüm çocuklar desteklenmelidir.

• Başarısız öğrenciyi, görmezden gelmek başarısızlığını daha da arttırır.

• Öğrenciye verilen değer başarısına bağlı olarak koşullu bir biçimde verildiğinde öğrencinin başarısızlığı süreklilik kazanacağı için, kabul edici bir yaklaşım içinde bulunulmalıdır.

• Ders dışı konular öğrencinin ilgisini çeken konularsa bunun gerisinde bir özel yeteneğin olduğu göz önünde bulundurularak çocuğa akademik yönden başarısız olsa bile bu konulara zaman ayırma şansı verilmelidir. Akademik konuların ürünü olmayan ihtiyaçlar akademik konuların ürünü olanlar kadar önemli ve insanı mutlu eden ihtiyaçlardır.

• Öğrencinin bilgilerin verilişi sırasında neler yaşadığı, hangi duyguların içinde bulunduğu, dışarıda olup bitene nasıl tepki verdiği, o bilgilerin yaşantısal ve gerçek anlamlarıdır. Öğretmenin öğrencinin ihtiyaçlarını fark edip onlara duyarlı olması ve bilgileri öğrencinin ihtiyaçlarına uyarlayabilmesi öğrenmeyi kolaylaştırır.

• Sınıfta öğretmenler konuları öğretirken öğrenciye kendi benlikleri hakkında olumsuz tutumlar da edindirebilmektedir. Bu durum hem çocukların öğrenmelerini güçleştirmekte hem de benlik saygılarını olumsuz etkilemektedir. Öğretmenler öğrencilerin bilgilerini değerlendirirken alınan zayıf notlar için "henüz yeterli öğrenme gerçekleşmedi" mesajını vermek yerine, benliğin yetersizliğine dair mesajlar verebilmektedir. Bu durumda henüz oluşum aşamasındaki özsaygıyı olumsuz etkileyebilmektedir.

• Okulda duygusal nitelikli öğrenmelere önem verilmemektedir. Oysa en köklü davranış değişiklikleri bu tür öğrenmelerle sağlanır. İnsanlarla olumlu ilişkiler kurma, başkalarına karşı olumlu tutumlar geliştirme ancak gerçek yaşantılarla sağlanır. Okul duyguların konuşulacağı bir yer olmadıkça olumsuz duyguların öğrenme üzerindeki etkileri önlenemez. Çünkü olumsuz duygular öğrenmeyi zorlaştırır ve öğrenilenlerin unutulmasını kolaylaştırır.

• Çocukları öğrenmeden soğutmaya yarayan değil, öğrenmenin tadına varmayı kolaylaştıran ödevler verilmelidir. Dersle bazen de ders dışı bir konuyla ilgili küçük araştırmalar yaptırmak, hem birbirlerini motive etmeleri, hem de konunun daha eğlenceli hale gelmesinin sağlaması için grup çalışmaları yaptırmak etkili olabilir.
• Tüm bunların ötesinde bireyin sadece okulda değil tüm yaşamında başarısız olma olasılığının önüne geçilebilmesi için başarısızlık sorunu ele alınırken öğrenciye yapılacak her türlü yardımın psikolojik yardımla desteklenmesi sorunun temelden çözülebilme olasılığını arttırır. Psikolojik danışma ile bozulan benlik algısına, bireyin kişilik değişmesine müdahale edilebilmektedir. Bu süreçte odak noktası bireyin benliği ve gelişmesi olacaktır. Çünkü başarısızlık sorununun çözümü ancak bir benlik sorunu olarak ele alındığında köklü bir çözüm sağlanabilmektedir.

• Sınav kaygısının tedavisinde önceleri sistematik duyarsızlaşma ve gevşeme tekniklerine dayanan tedaviler yaygınken, davranışçı terapilerin sınav kaygısını azaltmada başarılı ancak performansı geliştirmede başarısız olduğu görüldüğü için günümüzde bilişsel teknikler üzerinde durulmaktadır.

• Bilişsel davranış değiştirme ve verimli ders çalışma becerisi eğitiminin sınav kaygısına ve başarıya olan etkisi incelendiğinde öğrencilerin sınav kaygısında azalma not ortalamasında ise yükselme görülmüştür. Bilişsel davranış değiştirme tekniği, not ortalamasını yükseltmede tek başına kullanılan verimli ders çalışma eğitimine oranla daha başarılıdır. Sınav kaygısının ana nedeni sınav öncesi yeterince hazırlanamama olduğu düşünüldüğünde verimli ders çalışma eğitiminden sınav kaygısının azaltılması ve akademik performansı yükseltmesi beklenir. Ancak sadece çalışma beceri eğitiminin akademik başarıyı yükseltmede ve sınav kaygısını azaltmada etkisiz olduğu görülmektedir.

• Araştırmalar sınav kaygısının duyuşsal ve kuruntu boyutuna yönelik bilişsel ve davranışsal terapi tekniklerinin yanında akademik performansı düzeltmede etkili olan çalışma alışkanlıklarının ve soru çözme eğitiminin birlikte kullanılmasının, hem sınav kaygısını azaltmada hem de performansı arttırmada etkili olduğunu göstermektedir.

• Öğretmenlerin meslek tecrübesi, eğitim anlayışları, kullandıkları yöntem ve teknikler başarı üzerinde etkili olmaktadır.
• Okul yöneticileri okulda başarısız olan öğrenci için çocuğun öğretmenleri, rehberlik servisi, öğrencinin velisi ve rehberlik araştırma merkezi gibi çeşitli kurum ve kuruluşların işbirliği içinde çalışılmasına gerekli desteği sağlamalıdır.

• Okul rehber öğretmenleri gerekli çalışmaları yaptıktan sonra anne babalara ve öğretmenlere rehberlik yaparak çocukta başarısızlığa yol açan nedenlerin saptanmasına yardımcı olabilirler.

• Öğretmenler başarısız çocukların başarılarını arttırmak için sık sık öğrenci ve ailesiyle görüşerek bu çocukların zayıf taraflarını tespit edip öğrenme isteklerini arttırıcı çalışmalar yapabilirler. Çocuktaki gelişim ve gerilemeleri yakından takip edebilen, çocuk gelişimi hakkında çok deneyimli olan ve akranlarıyla karşılaştırma imkânı olan öğretmenlerin anne babalarla iletişim içinde olması önemlidir.

• Öğretmenler yoksul çevrelerden gelen çocukların kolay öğrenebileceği öğretim yöntemleri geliştirilebilmelidir. Bu çocukların öğrenmelerini kolaylaştırmak için okul içinde özel sınıflar açılarak ek çalışma yapmaları sağlanabilir, müze tiyatro vb. gibi yerlere çeşitli geziler düzenlenebilir.

• Öğretmenin en önemli görevlerinden birisi, çocukların yetenek ve ilgilerini erken yaşta tespit ederek, bunlar doğrultusunda eğitimi bireyselleştirmektir. Bu doğrultuda bireyselleştirilmiş eğitim programları düzenlenip, öğrencilerin zeka ve yeteneklerine en uygun eğitimi vererek, öğrencinin bireysel gelişimine yardımcı olunmalıdır.

• Farklı ilgi ve yetenekteki çocukları aynı okula göndermek başarısızlığın artmasına neden olabilir. Oysa çocukları ilgi ve becerisine uygun okullarda eğitmek hem yaptığı işten zevk alan, duygusal açıdan iyi bireylerin, hem de ülkenin ihtiyaç duyduğu farklı vasıflara sahip insan gücünün yetişmesini kolaylaştırır.

• Gerek bedensel gerekse zihinsel beceri kazandırma, eğitimin çok önemli amaçlarından biridir. Mantıksal düşünme, felsefe, matematiksel düşünme gibi zihinsel beceriler kadar, bedensel beceriler, el becerileri, sanatsal etkenlikler de çok önemlidir. iyi bir okul bunları geliştirmeye de önem vermelidir.

• Eğitimde verilen bilginin amacı olmalıdır. Bilgi yüklemeyi hedefleyen ezberci eğitim sistemi bütün karşı görüşlere rağmen tüm okullarda sürüp gitmektedir. Ezbersiz eğitim öğrenci odaklı eğitim gibi adlarla yapılmaya çalışılanlarda henüz deneme aşamasında olan uygulamalardır. Bu yolda ilerlemek zaman almaktadır, çünkü eleştirel düşünce eğitimi, farklı yöntemler, farklı öğretmenler hatta farklı aileler istemektedir ve kendi başına bir kültürdür.

• Başarılı bir öğrenme ortamının oluşturulması büyük ölçüde iyi bir öğrenci öğretmen diyalogunun oluşmasına bağlıdır. Öğrencinin bireysel özelliklerini tanıyan, başarısı nedeniyle sınıf içinde onun gururunu okşayan, başarısız olduğunda destek gösteren öğretmen çocuğun ders başarısını olduğu kadar grup içindeki durumunu da etkiler. Güven duygusu hisseden çocuk sınıf içindeki uyumunda olduğu kadar ders başarısında da gelişme gösterir.

 

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLAR

 

Öğrenme güçlüğü olan çocuklarda eğitsel süreçlerinde görsel ve işitsel algılamanın gelişmediği, algılananların bütünleştirilmesinde yada ifade etme becerilerinde güçlükler gözlenmektedir. Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların daha somut belirtileri dinleme, düşünme, konuşma ,okuma ,yazma, matematik problemlerini çözme, anlama yada yazılı ve sözlü dili kullanmadaki eğitsel süreçlerin birinde veya bir kaçında yetersizliğin ortaya çıktığı çocuklardır. 

NEDENLERİ


Öğrenme güçlüğüne yol açan nedenler kesin olarak bilinmemekte birlikte ancak çocuğun öğrenmesine olumsuz etkiyen bazı faktörler belirlenmiştir. Bunlar;
Beynin Hatalı İşleyişi: Öğrenme güçlüğünün beyin zedelenmesi sonucu olduğu nörolojik verilerle desteklenememektedir.Bu yüzden öğrenme güçlüğü beynin hatalı işleyişine bağlamak daha doğrudur.
Bio-kimyasal Bozukluklar: Öğrenme güçlüğüne neden olan bio kimyasal özellik vitamin yetersizliği ve bazı kimyasal maddelere karşı oluşan alerjik durumlar.
Kalıtım: Öğrenme güçlüklerinin ortaya çıkmasında kalıtım rolü; Kişi öğrenme güçlüğü gösteriyorsa çocuğunun öğrenme güçlüğü gösterme olasılığı, öğrenme güçlüğü göstermeyen bir başka kişinin çocuğunun öğrenme güçlüğü gösterme olasılığından yüksek olabileceği şeklindedir.
Çevresel Etmenler: Sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerin ev ortamları çocuğun öğrenme güçlüğü göstermesi kesin olmamakla neden olarak gösterilebilmektedir.Çevresel etmenlerden bir diğeri öğretimin niteliğidir.Nitelikli olmayan öğretim, öğrenme güçlüğünün önemli nedenidir.

ÖZELLİKLERİ 


Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar özellikleri bakımından birbirinden farklıdır.Her bir öğrenme güçlüğü gösteren çocuk kendine özgü davranışlar sergilemektedir.Her ne kadar bu çocuklar aynı olmasa da öğrenme güçlüğü gösteren çocukların çoğunda ortak olarak gözlenen özellikler şöyle sıralanabilir:
1-Çalışma Becerilerini Kullanma Yetersizliği: 
Çalışma becerilerinin kullanma yeteneğinin iki boyutu bulunmaktadır.
A.Problemin etkili bir şekilde çözülmesi için gerekli olan kaynakların,stratejilerin ve becerilerin farkına varılması .
B.İşin yada problemin başarı ile tamamlanmasına yol açacak şekilde, yapılacak işlerin planlanması,süren etkinliklerin etkililiğinin sürekli değerlendirilmesi gibi unsurları kapsayan, kendi kendini düzenleme mekanizmasını kullanma yeteneğidir.Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklarda ise çoğunda ortak olarak görülen özelliklerinden biri,çalışma becerilerini kullanma yeteneğindeki sınırlılıklardır.
II-Algısal Bozukluklar:Algılamadaki yetersizlikler arasında işitsel ve görsel algılama en önemlileridir.öğrenme güçlüğü olan çocukların görsel algılama (görme duyusundan gelen uyaranın yorumlanması ve örgütlenmesi) problemi gösterdiği ifade edilmektedir.Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların görsel algılama yetenekleri değerlendirildiğinde, grup olarak başarısız olmaktadır.Görsel algılama gösteren çocuklar harfleri kopya edemeyebilir ve bazı geometrik şekilleri ayırdedemeyebilir.
Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklarda işitsel algılama güçlüklerine de normal çocuklardan daha fazla rastlandığı belirtilmektedir.İşitsel algılama problemi olan çocuklar,örneğin kapı ziliyle telefon sesini ayırt edemeyebilir.öğrenme güçlüğü gösteren çocukların işitsel algılamada sorunlarının olması doğal karşılanmaktadır.Çünkü, okuma kişinin görsel ünitelerle işitsel benzerler arasında çağrışım yapmasını gerektirmektedir. 
Görsel ve işitsel ayırımları yapamayan kişilerin, başlangıçta görme ve işitme keskinlikleri ölçülür.Normal olduğu belirlenirse görsel yada işitsel algılama güçlüğünden şüphe edilir.Görsel ve işitsel algılama problemleri okuma problemiyle bağlantılıdır.
III-Algısal-Devinimsel ve Genel Eşgüdüm Problemleri:Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların yaşlarına göre devinimsel becerilerin kullanılmasını gerektiren bedensel etkinliklerde güçlükleri ve eşgüdüm problemleri olduğu belirtilmektedir.Ancak, bu tür güçlüğü olmayan çocuklarda öğrenme güçlüğü gösterebilir.Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklarda topu atma ve yakalama,zıplama ve koşmada yavaş bir gelişme gözlenir.Yazmada ve diğer ince devinimsel becerilerde güçlükleri olabilir.Algısal-devinimsel ve eşgüdüm problemleri öğrenme güçlüğü ile bağlantılı olabilir.
IV-Dikkat Bozukluğu :Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların dikkatle ilgili güçlükleri olduğu belirgindir.dikkatle ilgili güçlükleri hem işitsel hem de görsel alanlarda rastlanır.Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların dikkatleri, normal çocuklardan daha kolay dağıldığı görülür.Ayrıca sınıfta daha az dikkatli olduğu görülür. 
V-Düşünme ve Bellek Problemleri:Genel olarak öğrenme güçlüğü olan çocuklar işitsel ve görsel uyaranları bellekte tutabilmeleri bakımından yetersizlik gösterirler.Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar belleği gerektiren işlerde zayıf olmalarının nedenleri:
1- Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar, normal çocukların belleme sürecinde kullanmayı öğrendikleri stratejilerde yeterli değildir.Örneğin,normal bir çocuk bir dizi kelimeyi kelimeyi ezberlerken onları içinden birçok kez tekrarlayabilir ve birbirine benzeyen kelimeleri guplara ayırarak ezberleyebilir.Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar ise bu stratejileri kendiliğinden kullanamamaktadır.
2-öğreneme güçlüğü gösteren çocuklar belleği gerektiren işlerdeki zayıflığı onların dil becerilerinin zayıf olmasına bağlanmaktadır.bu çocukların söze dayalı materyalleri hatırlamaları zor olmaktadır.
Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların problem çözme ve problemin çözülmesinde değişik seçenekleri yaratmada ve kavramsallaştırılmada da problemleri olduğu belirtilmektedir.
Sosyal Uyum:öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar, duygusal güçlük gösteren çocukların davranış özelliklerini göstermektedir.Çoğu zaman mutsuzdur ve kendini değerlendirmesi olumlu değildir.Sınıftaki çocukların kiminle oynadığı araştırıldığında genellikle öğrenme güçlüğü olan çocukları görmezlikten geldikleri ve onlarla oyun oynamadıkları görülmektedir.Öğrenme güçlüğü olan çocuklar arkadaşlarına olumsuz şeyler söyleme eğiliminde olup sınıf arkadaşlarından da olumsuz şeyler duyarlar.
Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar denetleme odağı bakımından daha çok dışta odaklaşmaktadır.Bunun anlamı kendi başlarına gelen tüm olayların diğer kişi ve olaylardan geldiğini düşünmeleridir.Bu öğrenciler çabalarının kendilerine bir şey kazandırmadığını ve ne kadar çalışırsa çalışsınlar öğrenemeyeceklerini düşünürler , diğer bir deyişle öğrenilmiş güçsüzlük yaşarlar.
Başarısız yada başarısızlık beklentisindeki çocuğa ,başarısızlığın üstesinden gelecek hizmet stratejisinin kazandırılması gerekir.

 

TANILAMA 


Öğrenme güçlüğünün tanılanması ve değerlendirilmesi için değişik değerlendirme araçları kullanılmaktadır.Bunlar;
Tanılayıcı Testler:Öğrenme güçlüğünün olup olmadığının belirlenmesi amacıyla, genellikle standartlaştırılmış bağıl başarı testleri kullanılır.Bunun nedeni; öğrenme güçlüğü gösteren çocukların birincil özelliğinin, akademik başarı yetersizliği olmasındandır.Öğrenme güçlüğünün tanılanması şu şekilde olur:
Öğrenciye standart bağıl test zeka testi uygulanır ve çocuğun zeka bölümünün normal sınırlar içinde olduğu anlaşılır.Ancak testin bazı derslerde başarı düzeyi düşüktür.Böylece öğrencinin bazı derslerde öğrenme güçlüğü çektiği belirlenir.Diğer bir test tanılaması da ; uygulama sonucunda çocuğun normal zeka bölümünde olduğu fakat sözel ifadeli testlerde çocuğun puanının, yapmaya dayalı testlerde aldığı puana oranla düşük olduğu tespit edilir.Böyle bir durumda çocukta öğreneme güçlüğünden şüphe edilir. 
Bilişsel Süreçlerin Değerlendirilmesi:Bilişsel süreçlerin ölçülmesi, görsel ve işitsel algılama, görsel ve işitsel bellek, el göz koordinasyonu gibi öğrenme süreci unsurlarının ölçümüdür.Bu testler uygulandığında öğrencinin akademik sorununun görsel algılama gibi öğrenme süreçlerinden kaynaklandığı varsayılır.Bu yaklaşıma göre örneğin okuma problemi; salt okuma problemi olarak ele alınmamaktadır.Okuma problemi psikolojik süreçlerin sonucu olarak görülmektedir.Psikologlar testler vererek öğrencinin yeteriz olduğu psikolojik süreçleri ortaya çıkarmaktadır.Düzeltme çalışmaları da
Elde edilen psikolojik süreçlerle ilgili verilere göre başlanmaktadır.Bu durumda, eğitim programı doğrudan problemin düzeltilmesinden çok, öğrenme sürecine destek veren bir boyutun düzeltilmesine ilişkindir. Bu testler tanılama ve eğitim programlarının düzenlenmesine hizmet eder.

EĞİTİMLERİ 


Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar birbirlerinden çok farklı özellikler gösterdikleri için, çeşitli eğitim öğretim yaklaşımları kullanılabilir. Bu yaklaşımlar:
A-Psikolojik Süreçlerin Öğretimi.
Bu yaklaşım yetersizlikleri öğrenilmesinde psikolojik süreçlerin belirlenebileceği varsayımına dayanır.Buna göre psikolojik danışman çocuğun gelişimini yetersiz kılan psikolojik süreci belirlemesi ve düzeltilmesine rehberlik etmesi gerekmektedir.Aksi halde öğretmen, öğretmen kavram ve beceri öğretilmesinde ne tür düzenleme yaparsa yapsın öğrenme sürecinde yetersizlik çocuğun öğrenmesinde ket vuracaktır.Psikolojik süreçteki yetersizlik belirlendikten sonra çocuğun bu süreçteki gelişimini sağlamak amacıyla çalışmalar yapılır. 
B-Çok Duyuya Dayalı Öğretim. 
Çok duyuya dayalı öğretimde akademik konularla ilgili hazırlanmış materyaller üzerinde yoğunlaşmaktadır.Çok duyuya dayalı yaklaşımda,çocuğun problemlerinin düzeltilmesi için gerekli olan süreçlerin geliştirilmesi sırasında duyu sistemleri işe koşulmaktadır.Buradaki gerekçe birden fazla duyu sistemi ile eğitim yaşantısı sağlanacak olursa çocuğun öğrenme olasılığı o kadar artmasıdır.
C-Bilişsel Davranış Değiştirme. 
Bilişsel davranış değiştirmede çocuğun düşünceleri değiştirilmeye çalışır. Bu yaklaşımda dikkatsizlik,aşırı hareketlilik ve akademik problemlerin düzeltilmesi için yer verilebilir.Öğrencinin herhangi bir eyleme girmeden önce düşünmesi vurgulanmaktadır.Burada amaç,öğrencinin kendisinin kullanabileceği stratejileri sağlayarak kendine yeterli ve bağımsızlığını kazanmış öğrenci yetiştirmektir.Bilişsel davranış değiştirmede öğrenci aktif hale getirir.Örneğin ; okuduğunu anlamayı arttırmak için kendi kendini sorgulama yoluyla taktikler öğretilebilir.İlk olarak öğrenci kendisine bu parçayı neden çalışıyorum?sorusunu sorma ,anafikir bulup işaretleme ,anafikirle ilgili soru düşünüp yazma ,soru ve cevaplara daha fazla nasıl bilgi sağlayabileceği öğretilir.Öğrencinin kendi kendine düşünmesi ve düşünmeyi öğreterek öğrencinin kendi başına okuduğunu anlaması ve okumasının geliştirilmesi hedeflenir.
Bilişsel davranış değiştirme yaklaşımı aşırı hareketlilik ve dikkat problemleri içinde kullanılabilir. Öğrencinin gözlenemeyen düşünme süreci değiştirilmeye çalışılır. Örneğin, sırayı terk etme davranışı ile ilgili olarak öğrenci sırasında oturarak dersi konusunda yoğunlaşabilmesi için ne yapması gerektiği kendisine düşündürülür. 
D-Davranış Değiştirme:Öğrencide istenilen davranışların arttırılması, istenmeyen davranışların azaltmak için pekiştireç tarifelerinin ve ceza süreçlerinin kullanılmasıdır.Davranış değiştirmenin sistematik kullanılması sonucunda aşırı hareketlilik ve dikkat problemleri kontrol edilebilir.Davranışçı yaklaşımın akademik problemlerin düzeltilmesinde algısal süreçlerin kullanılması daha çok akademik konuların öğrenilmesinde üzerinde odaklaşır.Akademik becerilerin kazandırılmasında davranışsal yöntemlerin özellikleri şöyledir:
1-Karmaşık davranışlar daha az karmaşık davranışlara ayrılır.
2-Bu becerilerin öğrenilmesi için uygulamalarda yeterince tekrara yer verilir.
3-Doğru davranışların pekiştirilir ve doğru yaptığı ilişkin olarak öğrenci bilgilendirilir.
4-Öğrencinin göstermiş olduğu performans düzeyi sık sık ölçülür.

 

HİPERAKTİVİTEDE ÖĞRETMENLER NE YAPMALI

Öğretmenler Hiperaktif çocukların eğitimlerinde nelere dikkat etmelidir. Öğretmenler için Hiperkativiteyle başa çıkmada 25 Önerinin ayrıntıları... 


Öncelikle çocuk eğer sınıf ortamına uyum sağlamakta aşırı hareketliliğinden dolayı zorluk çekiyor ve her türlü eğitsel önleme rağmen sorun devam ediyorsa okul Rehber Öğretmenine (Psikolojik Danışman) havale edilmelidir. Eğer okulun Rehber Öğretmeni (Psikolojik Danışman) yoksa bağlı bulunduğu rehberlik ve araştırma merkezine ayrıntılı gözlem formu ile müracaat etmesi sağlanmalıdır. Daha sonraki sürelerde de öğretmen bu merkezle devamlı olarak bağlantı kurmalı, yardım almalıdır.

Öğretmenler Hiperaktif çocukların eğitimlerinde nelere dikkat etmelidir:

1. Hiperaktif çocuklar sanıldığının aksine çevresinde kendisine yönelik her türlü davranışın hemen farkına varır ve hemen tepki verirler. Siz çoğunlukla çevresinde olan bitenlerden habersiz olduklarını sanırsınız ama bazen akranlarından daha çok olan bitenlerin farkındadırlar. Dolayısıyla onları gerçek anlamda yüreğinizde hissederek sevdiğiniz zaman hemen o da sizi en az sizin kadar sevecektir. Eğer korku, acıma ya da zorunluluktan dolayı ‘severseniz’ bunu hemen anlayacak ve sizden daha dürüst davranıp sizi sevmeyecektir. Severseniz işiniz o kadar kolaylaşacak ki artık çocuk sorun olmaktan kurtulacaktır. Sevmezseniz ya da çaresiz olarak ‘severseniz’ inanın sorun daha fazla büyüyecek ve “Ne yaparsam yapayım olmuyor” noktasına gelecektir.
2. En önemli sorunun dikkat eksikliği olması nedeni ile eğitimde en temel amaçlardan biri dikkatini daha uzun süreler verebileceği farklı etkinlikler yaratmak olmalıdır.
3. Sınıf içinde devamlı öğretmenin temas kurabileceği ve dikkatini dağıtmayı engelleyen bir yerde yani en ön ve pencereden uzak bir sırada oturtulmalıdır.
4. Bu çocukların eğitiminde ödev yaparken en iyi performans, ara vererek yaptıkları zaman alınır. Bu nedenle uzun süreli ödevlerde sık sık ara vermesini sağlayın. Çalışma süresi çocuktan çocuğa değişir. Bu nedenle en iyi zamanlama çocuğun sıkılmaya başladığı anda verilen aradır.
5. İçinde var olan enerjinin iyi şekilde değerlendirilmesinin yolu harekete ,açık ve geniş alana özgü oyunlardır. Bu nedenle oyunun ve teneffüsün kaldırılması ya da kısaltılması gibi uygulamalar yanlıştır. Tam aksine oyun ya da teneffüs gibi uygulamalardan daha çok yararlandırılması sağlanmalıdır. Hatta çocuğun sınıf içinde ciddi anlamda sorun yarattığı görüldüğünde, hemen sınıf dışı kısa bir görev verme ya da bahçede koşarak tek başına tur atmasına izin verme gibi uygulamalara gidilmelidir.
6. Yoğun hareket gerektiren yüzme, basketbol, futbol, folklor gibi, sosyal, sportif ya da kültürel etkinliklere katılımı sağlanmalıdır.
7. Sınıf ortamının rahat ve kurallar açısından gevşek değil; katı ve sıkıcı özelliği olmayan, ancak kesin sınırları çizilmiş kuralları olmalıdır.
8. Uzun süreli olan ödevler küçük parçalara ayrılmalı, basamaklar halinde ve neden sonuç ilişkisi ile verilmelidir.
9. Çocuğun iyi niyetli olarak yaptığı her çabayı: eğer olumlu sonuçları olmuşsa destekleyin, olumsuz sonuçları olmuşsa görün, iyi niyetinden yaptığını bildiğinizi söyleyin.
10. Ödül ve özellikle puanlara dayalı ödül motivasyonu arttırır. Bu nedenle olumlu davranışları ile ilgili başarılarını yıldız ya da grafiklerle göstermek her zaman yararlı sonuçlar doğuracaktır.
11. Her türlü talimatlar, basit, yalın, somut ve kesin olmalıdır.
12. Sık sık grup çalışması yaptırın. Bu yolla gruba kabul edilmesinin keyfini yaşayacak, motivasyonu artacak ve kurallı yaşamayı/kurallara uyum sağlamayı öğrenecektir.
13. Ders anlatırken olabildiğince görsel, işitsel ve hareketli araçlar kullanılmalıdır. Mümkünse bu araçların kurulması ve kullanılmasında ondan yardım alınmalıdır.
14. Sık sık tahtaya kaldırın ve silmeniz gereken yazıları sildirin, sınıfta dağıtılması gereken materyalleri onun dağıtmasını sağlayın.
15. Sık sık geri-bildirimde bulunulmalıdır.
16. Eyleme geçmeden önce durması, düşünmesi ve sonra uygulamaya geçmesi söylenmelidir.
17. Sık sık ders anlatırken hareketli olmaya çalışılmalı, olabildiğince durağan olmaktan kaçınılmalıdır.
18. Özellikle dikkatinin dağıldığını hissettiğiniz zaman, ona yanıt verebileceğine emin olduğunuz soruları sormalı ve sırasına yakın yerlerde bulunarak ders anlatmaya çalışılmalıdır.
19. Ders içi ya da ders dışı zihinsel ve fiziksel aktivitelere daha çok yer verilmelidir.
20. Çocuğun derste olmadığı bir zamanda diğer öğrencilere açıklama yapılmalıdır. Bu açıklamada çocukla ilgili olarak zaman zaman dikkatini toplamakta güçlük çektiğini, ancak iyi, yardımsever ve iyi niyetli olduğunu, kendilerinin de onu aralarına alarak yardım etmeleri gerektiği vurgulanmalıdır.
21. Sınavlarda dikkatinin dağınıklığı göz önüne alınarak değerlendirme yapılmalı ve sınavlarda çok sıkıldığı hissedildiği zaman ara verilerek sınav yapılmalıdır. Ayrıca sözlü sınavlarda daha başarılı olduğu gerçeği unutulmamalıdır.
22. Bu çocuk için önlem alırken kıskanılacağı olasılığı düşünülerek, mümkün olduğu kadar diğer çocukların dikkatini çekecek aşırılıktan kaçınılmalıdır.
23. Kalabalık sınıflarda ders yapabilmesi daha güçtür. Bu nedenle aile, okul seçiminde bu özellikleri de aramalı ve istekli, ilgili ve tecrübeli öğretmenin yanı sıra mevcudu az olan sınıflarda okuması sağlanmalıdır.
24. Genellikle erkek öğretmenler tarafından verilen eğitimde daha başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bunun nedeni de erkek öğretmenin otoriteyi temsil etme özelliğinin daha belirgin olması olarak düşünülebilir.
25. Sıklıkla sınıf değişikliği yapmak, bu çocuklar için olumsuz reaksiyonlar göstermelerine neden olmaktadır. Ancak ciddi sorunların yaşandığı sınıftan gerçek anlamda yararlanabileceği bir sınıfa geçtiği zaman çok olumlu sonuçların yaşandığı da görülmektedir.

Yukarıda olabildiğince açık, yalın ve uygulaması olası önerileri sınıfımızda uygulamayı başardığımız zaman, gerçek anlamda sorun yumağı haline gelebilecek durum, daha henüz sorunlaşmadan önünü almak mümkün olacaktır.

Rehberlik ve araştırma merkezlerine ulaşan hiperaktif öğrencilerle ilgili yapılan çalışmalarda, eğer öğretmen doğruları yakalayabilmişse sınıf içinde ciddi anlamda herhangi bir sorun yaşanmamakta ve çocuğun gelecekte çok farklı ve başarılı bir öğrenci olması avantajını da beraber getirmektedir.

Çocuğun eğitiminde özellikle ilk başlarda rehber öğretmen, rehberlik araştırma merkezi ve veli ile devamlı ve sıklıkla temas içinde olmakta önemli yararlar görülecektir.

Herşey, sevmek ve yardıma hazır olmakla başlar. Gerçek anlamda sevmeyi ve yardım almayı baaşardığınız zaman, bunların eğitiminin çok da zor olmadığını göreceksiniz. Kimbilir, belki de ileride insanlığa çok büyük bir armağan hediye etmenin haklı gururunu hayatınız boyunca taşıyacaksınız. Çünkü bu çocuklar da sizi sevmişlerse, birgün, nerede olursanız olun, sizi bulacak ve haklı gururunuzu yüzünüze haykıracaktır

 

HAFİF DERECEDE ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ ÇEKEN (EĞİTİLEBİLİR) DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİ ÖĞRENCİLER İÇİN ÖĞRETMENE ÖNERİLER

Bu çocuklar, kendi yaşlarındaki normal çocuklardan ortalama olarak 3-5 yaş zihinsel açıdan geridirler. Zeka bölümleri 45-75 arasındadır. Ağır öğrenen çocuklar için yapılan tavsiyelere ilave olarak,

1. Eğitilebilir (H.D.Ö.G.Ç.) düzeyde zihinsel engelli çocuklar ortalama olarak bedence normallere yakındır. Bir çok hallerde biricik eksiklikleri zihinsel açıdan gerilikleridir. Bu gerilik kolaylıkla duygusal ve toplumsal uyumsuzluğa yol açabilir. Bunu önlemek için şu hususlara dikkate edilmelidir.

a. Onu normal arkadaşları ile rekabete zorlamayınız. Başaramayacağı etkinliklere yöneltmeyiniz. Derslerde asgari başarıdan fazlasını ondan beklemeyiniz.

. Başta anne ve babası olmak üzere, çevresindekilerin, bu arada sınıf arkadaşlarının çocuğa karşı anlayışlı davranmalarını sağlayınız.

c. Çocuğun duygusal ve toplumsal yaşamında gösterdiği başarılı uyumları daima teşvik ediniz.

2. Bırakınız çocuk, sınıfta ve okulda bazı basit sorumluluklar yüklensin, Yazı tahtasını silmek, kapı ve pencereleri açıp kapamak, bir masayı yerine çekmek, sınıfın temizliği ile ilgilenmek, bazı ders araçlarını getirip götürmek onun okulda yapabileceği işlerdendir. Bu işler yoluyla onun iyi ve yararlı bir takım alışkanlıklar kazanmasına yardım edebilirsiniz. Anne ve baba ile de temasa geçerek çocukta düzen, temizlik işbirliği, sorumluluk duygusu gibi niteliklerin gelişmesine yardım edebilirsiniz.

3. Eğitilebilir (H.D.Ö.G.Ç.) çocuğun yaşamını elleri ile kazanabileceği hatırdan çıkarılmamalı, sağlık, güç, dayanıklılık, kas işbirliği ve arkadaşları ile iyi geçim, işçilikte başarının bazı koşulları olduğu daima göz önünde tutulmalıdır. O halde çocuğun eğitiminde sağlık, beden eğitimi oyunlar ve iş eğitimine önem verilmelidir.

4. Çocuğa öğretilecek temel bilgileri iyi seçiniz. Dikkat edilecek bazı noktalar şunlardır:

. Yazı derslerinde hızdan çok, okunaklı yazmasına önem veriniz. İş mektupları, senet, dilekçe gibi etkinliklerde alışkanlıklar kazandırınız.

b. Çocuğa dilin ses kurallarını ve yapısını öğretmeye çalışmak zaman israfından başka hiçbir şeye yaramayacağı için bunları öğretmekten vazgeçiniz.

c. Matematik dersinde sayma, ölçme, para bozdurma ve basit işlemler üzerinde durunuz.

d. Sosyal bilgilerde, içinde bulunduğu toplumu temel alınız.

e. Fen konularında, çocuğun günlük yaşamına etkisi olan en basit bilgileri veriniz.

5. Okulda kaldığı sürece çocuğa öğrettiklerinizde daima ihtiyaçlarını dikkate alınız. Öğrettiklerinizi ısrarla tekrar ediniz.

6. Çocuğa okulda kazandırılacak bütün bilgi ve beceriler öğretmen tarafından verilecektir. Bazı boşlukların çocuk tarafından kendi çabası ile telafi edebileceğini ummayın. Bu bilgi ve beceriler çok yavaş bir tempo ile öğrenilecektir. Çeşitli yollardan tekrar tekrar sınırlı bilgi ve basit becerilerin pekiştirilmesine gidilmelidir. Bu halde çocukların ellerinde olmayarak karşı karşıya bulundukları zihinsel geriliği, öğretmen olarak sabır ve anlayışla karşılayınız.

7. Her şeyden önemlisi, çocuğa öğreteceğiniz her şeyi tam öğretmeden kesinlikle başka bir şey öğretmeye kalkmayınız. Çok şey öğreteyim derken, hiç bir şey öğretemez ve dolayısıyla vaktinizi boşa harcamış olursunuz.

8. Anlatım ve beceri (özellikle Türkçe ve matematik) derslerini genellikle seviye grupları içinde öğretmeye çalışınız.

9. Değerlendirirken normal zekalı arkadaşlarına göre değil, kendi zekâ sınırı içinde ne yapabileceği göz önünde tutulmalıdır.

10. Telefona cevap verme, telefon etme, mektup yazma postaya verme vb. etkinlikleri öğretiniz.

11. Eve gelen elektrik, su, telefon vb. ihbarnameleri okumasını, gerekenin yapılması eylemlerini kavratınız.

12. Gazete okuma alışkanlığını kazandırınız.( Bu yapılmadığında günlük yaşamda kullanmadığı için zamanla okuma alışkanlığını kaybedebilir.)

13. Basit ilk yardım ve sağlık bilgilerini öğretiniz.

14. Günlük yaşamda çok gerekli olan parayı tanıma, kullanma, alış veriş yapma gibi eylemleri öğrenmesine yardımcı olunuz.

15. Giyinip soyunma, temizlik, saç tarama, tırnak kesme vb. kendisinin yapabileceği işler konusunda aile ile işbirliği yapınız.

16. Temizlik araç ve gereçlerini tanıtınız, kullanmayı öğretiniz, evde pekişmesini sağlayınız.

ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE ÖĞRETMENE ÖNERİLER

 

Bu tip çocuklar için sınıf öğretmeninin öğrenim görevlerinin dışında ek öğrenim programları hazırlaması gerekir. Sınıfın seviyesi onların seviyesinden çok aşağıda kalabilir. Aşağıda belirtilen noktalar dikkate alınarak çocukların daha iyi gelişmelerine yardımcı olabilmek için sınıf öğretmeni;
1. Çocuğun çalışma ve ödevlerini sınıfın işlemekte olduğu konularda ve aynı tempoda tutmaya çalışmamalı, onun güç ve süratine uygun ödevler vermelidir.
a. Ödevlerde tekrara ve alıştırmalara fazla yer vermemelidir.
b. Daha çok problem çözme tekniğini gerektiren ödevler vermelidir.
c. Yarı teknik malzemelerin okunması, özetlenmesi, bazı araçların modellerinin yapımı, şemalarının çizimi ve onların çalışma kurallarını açıklama ödevleri verilmelidir.
2. Tartışma, proje ve dramatizasyon çalışmalarına önem verilmelidir.
3. Tasnif, organize etme ve maddelendirme olanağı veren fırsatlar hazırlanmalıdır.
4. Ders etkinliklerinde kitabi etkinliklerden çok, geniş gözlem ve deneylere yer verilmelidir. 
5. Kendilerine özgü ilgileri olduğundan grupla olduğu kadar bireysel çalışmalara da önem verilmelidir.6. Öğrenciyi okul içi ve dışı etkinliklere yönlendirmelidir.
7. Önderliği gerektiren ya da önderliği geliştirmeye fırsat verecek çalışmalara katılması için teşvik edilmesi gerekir.
8. Bu tip çocuğun başarısını, sınıf arkadaşlarının başarısı seviyesi ile değil kendi öğrenme güç ve sürati ile karşılaştırmalıdır.
9. Anne ve baba ile bu konuda işbirliği yapmalı, onlara çocuklarını ihmal etmeden ve gurura kapılmadan yetiştirmek için gerekli anlayışı kazandırmaya çalışmalıdır.
10. İleri öğrenim için en uygun yolun seçilmesinde uzmanlarla işbirliği yapılmalı.
11. Bu çocuklarda üstünlük duygusunu yaratmak, aynı “aşağılık duygusu” kadar zararlı sonuçlar doğurur. Çocuk arkadaşlarını ve çevresindekileri aşağı görür ve toplumda yalnız bir kişi olarak yaşamına devam etme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Onun için üstünlük duygusunun çocuklarda yaratılmamasına azami dikkat sarf edilmelidir.
12. Akademik konular için resim, müzik, beden eğitimi gibi dersler ihmal edilmemelidir.

 

Afanlı Ortaokulu Rehberlik Servisi

 

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 25.10.2014 - Güncelleme: 25.10.2014 21:49 - Görüntülenme: 4616
  Beğen | 0  kişi beğendi